Meraba dostlar, böyle hoş bir sayfa buldum, ben de başımdan geçen, işyerimdeki sekreterle olan öykümü anlatacağım. Adlar dışında anlatacağım herşey reel. Çalıştığım işyerine genç sekreter geldi işe başladı. Tanıştık, adının Hacer olduğunu söyledi. Ama taze, çıtır, harika bir parça, yaşı da 19. Benim yaşım 24, yakışıklı olduğumdan dolayı kesintisiz kadınların dikkatine sürüklerim. Sekreterle iş icabı kesintisiz telefonla görüşüyoruz, bilgi alıp bilgi veriyoruz…
Birgün ofise bir işarkadaşımla geldim. Sekreter Hacerle merhabalaştık, öğlen süreyi olduğundan bana ve yanımdaki dosta yemek söyledi. Yemekten sonra işverenle görüştük, iş gidişatını konuşup servise çıktım. Yanımdaki dost, “Lan oğlum, Sekreter sana fena bakıyor, resmen sana iş atıyor!” dedi. Ben de, “Yok oğlum saçmalama!” dedim. Yolda giderken telefonum çaldı, arayan sekreter kız Hacerdi, servise gitmem gereken birbaşka yerin adresini verdikten sonra canının çok bunaldığını söyledi, “Senle konuşabilirmiyiz?” dedi. Ben de, “Tabi, Cumartesi müsaitim, istersen görüşürüz…” dedim. Cumartesi günleri çalışmazdık, Ofis de saat birde kapanırdı. Cumartesi saat 1:30 ’da ofisten aldım Haceri. “Yemek yedin mi?” diye sordum, “Yok yemedim.” dedi. Adanada göl kenarına gittik, orda hoş bir Restorantta yemek yedik. “Hayırdır Hacer? Anlat bakalım!” dedim. “Ya, canım cok bunalıyor…” dedi. “Ne yapabilirim?” diye sordum. “Hiç, senle sohbet etmek istiyorum…” dedi. Ben de, “Gel ozaman başka bir yere gidelim.” dedim ve otomobili Barajın çamlığına sürdüm, oralar sakin olur diye.
Hava sıcak olduğundan otomobilden indik, suyun kenarında oturduk. Sohbet ediyorduk. Ben elimi Hacerin omuzuna attım, tepki vermedi. Elimi usulca göğsünü değdirdim, gençden tepki yok. Ben de hafif hafif okşamaya başladım, tepki vermiyor, yalnızca gözlerimin içine bakıyordu. Cesaretlendim, dudaklarına bir öpücük kondurdum. “Napıyorsun?” dedi. “Hiiç, sen de istemiyormusun?” dedim. Azıcık kızardı ve bozardı, fakat yanıt vermedi. Ben tekerrür yapıştım dudaklarına, çılgınlar gibi öpüşüyorduk. Öpüşürken de biryandan kıyafetinin üzerinden göğüslerini, bacaklarını, amını, götünü okşuyordum. Çevrede kimsecikler yoktu, ama yinede sıkıntılılandım, Haceri kaldırdım otomobile bindirdim. Ve otomobilde tekerrür yapıştım dudaklarına. Gömleğinin düğmesini açıp, göğüslerini südgençnden dışarı çıkardım. Muhteşem ve elma kadar büyük göğüslerini yalıyordum. Bir yandan da bacaklarını okşuyordum…
Pantolonunun düğmelerini açtım, ve alt sıyırmak istedim, “Hayır yapma, bakireyim, olmaz! İlk kere bir erkeğe bu kadar yaklaşıyorum!” dedi. Doğrusu böyle bir tepki beklemiyordum, şaşırdım. “Bu kadar iyi öpüşmeyi nerden bildin?” diye sordum, ses çıkarmadı. Zati umrumda da değildi, kendime karı yapmıycaktım ya. Bana baya naz yaptı, ama sonunda ona, “Söz bakireliğine dokunmayacam!” diyerek, çeper güç ikna edip pantolonunu indirdim. Tekerrür göğüslerine yumuldum, memeleri ağzımın içinde kayboluyordu. Derken Hacer altımda inlemeye başladı. Elimi bacak arasına getirdim, külotu sırıl sıklamdı. Göbeğini yalayarak külotuna kadar indim, külotunu kenara sürükleyerek, pak ve bembeyaz olan amcuğunu öpüp yalamaya başladım. Hacer zevkten çıldırmıştı, başını bir sağa bir sola atıp duruyordu. Amcuk dudaklarını aralayıp içine dil atmaya başladım. O muhteşem, kaymak gibi amcuğu yalayıp somurmaya doyamıyordum. Hacer daha fazla direnemeyip ağzıma boşaldı. Ben de inadına yalamayı süratlendirdikçe, kız ard arda boşalıyordu.
Bu arada ben de fena olmuştum, yarağım kazık gibi olmuş, boşalmadığım için sancılar girmişti. Hacere yarağımı yalamasını söyledim, “Hayır yapamam!” dedi. “Arkadan ver ozaman!” dedim. “Hayır ağrır!” dedi. Öfkelenmiştim, “Hacer Sen boşaldın, gevşedin, peki ben ne olacam? Hiç kurtuluşun yok, götünü sikecem, azıcıkçık acıya sabret, ilk seferden sonra alışırsın!” dedim. İstemiyerek kabul etti. “Çantanda krem var mı?” diye sordum. Elkremi varmış, verdi. “Sürerim fazla acımaz!” dedim. Kremi göt deliğine sürdüm ve parmağımı soktum götüne. Ama gerçekten çok dardı götünün deliği. “Çok ağıryor…” dedi. “Geçer azıcıktan!” diyerek parmağımı yavaş yavaş sokup çıkardım. Delik baya alışmıştı, ikinci parmağımı da tükürükleyip soktum. “Ne olursun yapma, ağrıyor!” desede ben parmaklarımla Hacerin götünü sikiyordum. Götünün deliği kıvama gelmişti. Yarağımı Hacerin amına sürtmeye başladım. Hacer tekerrür zevke geldi, inliyordu. Yarağım Hacerin am suyu ile ıslanmış, kaygan bir biçimde, Hazırol ’da bekliyordu…
Yarağımı usulca Hacerin göt deliğini yasladım. Götünü ağrıtmadan sikmek istiyordum, ama Hacer kesintisiz, “Ağıryor, acıyor!” diyor kaçmaya çalışıyordu. Kalçalarını yakaladım, birden yüklendim. Yarağım Hacerin götünün duvarlarını yararak içine girerken, Hacerin çığlığı da ortalığı inletiyordu. Elimle ağzını kapadım, yarağımı köküne kadar soktum, içinde bekliyordum. “Dilenirim çıkar!” diyordu. “Tamam, sakin ol, çıkaracam…” dedim. Hafif çektim, yarağımla birlikte kan geliyordu, geri soktum, zati soktuğumda içine patladım. Ben gevşemiştim ama hacerin götü ayrılmıştı. Yarağımı çıkardığımda Hacerin götünden kan gelmeye devam etti, ilk başta farkında değildi, ama kanı görünce bayıldı. Fobiden ne yapacağımı afalladım. Çantasında pamuk görmüştüm, aldım pamuğu, götünün deliğine tıkayıp, üstünü giydirdim. Hemen otomobille ordan uzaklaştık, birileri bizi öyle görsün istemezdim. Hacerin kendine gelmesi için baya uğraştım. Sonunda kendine geldi. “Sağlık Kurumuna götüreyim mi?” dedim, “Yok, eve vazgeç beni!” dedi. Külodu kan olduğundan, giderken Hacere genç bir külot ve Orkid aldım, sonra evine vazgeçtim.
Akşam telefonla aradım, fakat, “Senle birdaha konuşmak istemiyorum!” dedi ve kapattı. Pazartesi dostumla ofise gittiğimde Hacer suratıma bakmadı, tek kelime etmedi. Dostum, “Hayırdır, sekreterle iyiydiniz, ne oldu?” dedi. Ben de, “Ne olacak? Götünü siktim dağıttım, oturamıyor!” dedim…